CAN KAYACILAR - Endüstriyel Bilim İnsanı

Biyoteknolojik hasatlardan, veri temelli üretim kararlarına, biyoteknolojik hücre temelli gıdalardan topraksız tarıma kadar yepyeni bir ekosistem doğuyor.
Bu sene 33.’sü düzenlenecek olan WorldFood İstanbul'un, FOOD ARENA etkinliklerinin üçüncü gün teması; GELECEĞİN KODU: VERİDEN TABAĞA olacak ve Endüstriyel Bilim İnsanı, Can Kayacılar konuşmacılarımız arasında yer alcak.
CAN KAYACILAR - Endüstriyel Bilim İnsanı
Bölgenin en büyük gıda fuarı olma özelliğini taşıyan WorldFood Istanbul, sizce sektöre nasıl bir buluşma ve iş birliği alanı sunuyor? Fuarı benzer organizasyonlardan ayıran en önemli fark sizce nedir?
Türkiye’de yıllardır devam eden, her sene kendini geliştirerek büyüyen fuarlara rastlamak kolay değil. Hele ki sürekli değişen ve yenilenen gıda sektöründe kalıcı olmak ve ülkenin en büyüğü konumuna gelmek, ciddi emek ve gayret gerektiriyor. Bu anlamda WorldFood İstanbul, ülkemizin gıda alanındaki en güçlü fuarı olarak her yıl yenilenen içeriğiyle tüm sektör paydaşlarını buluşturuyor. Bana göre fuarı diğerlerinden ayıran en önemli özellik, enerjisi. Farklı sektörlerden binlerce katılımcı ve yüzbinlerce ziyaretçiyle sektörün en önde gelen fuarı olması, sadece stant alanlarıyla değil, çok çeşitli etkinliklerle zenginleşmesi, onu benzer organizasyonlardan farklı kılıyor.
Dijitalleşme ve veri temelli teknolojiler gıdanın geleceğini nasıl şekillendiriyor sizce? Konferansın bugünü kapsamında sizi en çok etkileyen ya da sektörde çığır açabileceğini düşündüğünüz inovasyon hangisi olacak?
WorldFood İstanbul, geleceğin teknolojilerinin konuşulduğu ve geleceğin gıdalarının sergilendiği bir platform olmasıyla beni heyecanlandırıyor. Dijitalleşen tarım, topraktan tabağa üretimin takibi, biyoteknolojinin tarıma dahil olması—yalnızca toprak değil, biyoreaktörler, besi ortamları ve hücreler—önümüzdeki dönemin kaçınılmaz gerçeği. Veri temelli teknolojilerin başında gelen, “hücresel tarım” olarak bilinen biyoteknolojik üretim modelleri, sürdürülebilir üretimin temelini oluşturacak. Hücresel tarım ve hayvancılık, atıkların ileri dönüşüm biyoteknolojisiyle gıdaları oluşturan biyobileşenlere dönüştürülmesi ve tüm sürecin veri temeline oturtulması, beni en çok heyecanlandıran konular arasında. Bu yıl WorldFood İstanbul’da tüm bu gelişmeleri dinleyip deneyimleyebilecek olmak ayrıca mutluluk verici.
Teknoloji ve veri, gıda üretiminde devrim yaratıyor. Bu dijitalleşme sürecinde sizi en çok etkileyen yenilik ya da gelişme nedir? Sizce bu teknolojik dönüşüm tüketici davranışlarını nasıl değiştirecek?
Tarımın dijitalleşerek “akıllanması”, hem anlık verilerle hem de geleceği öngörerek gelişmesi, gıda sektörünün geleceği için kritik. Bitkilerden elde edilen doğal bileşenler ve bitkisel proteinlerin üretimi konusunda yaşanan gelişmeler de beni çok etkiliyor. Süperkritik akışkanlar gibi ileri düzey ekstraksiyon teknolojileri, bitkisel protein ve hidrolize bitkisel protein üretim yöntemleri, saflaştırma teknolojileri bu alandaki önemli yeniliklerden. Gelecekte biyoreaktörlerde gıda bileşenlerinin üretilmesi, saflaştırılması ve bu bileşenlerle “gıdaya özdeş” ürünlerin oluşturulması, en fazla heyecan duyduğum başlıklar arasında.
Tüketici tarafında ise, yeniliğe olan ilgi giderek artıyor. Gıdanın sağlıkla iç içe olduğu günümüzde, beslenmenin sağlığa, sağlığın da beslenmeye göre şekillenmesi kaçınılmaz. Bu teknolojilerin hızla yaygınlaşması, tüketicilerin bu ürünleri deneyimlemesi, gelecek açısından büyük bir heyecan yaratıyor.
Bu sene 33.’sü düzenlenecek olan WorldFood İstanbul'un, FOOD ARENA etkinliklerinin üçüncü gün teması; GELECEĞİN KODU: VERİDEN TABAĞA olacak ve Endüstriyel Bilim İnsanı, Can Kayacılar konuşmacılarımız arasında yer alcak.
CAN KAYACILAR - Endüstriyel Bilim İnsanı
Bölgenin en büyük gıda fuarı olma özelliğini taşıyan WorldFood Istanbul, sizce sektöre nasıl bir buluşma ve iş birliği alanı sunuyor? Fuarı benzer organizasyonlardan ayıran en önemli fark sizce nedir?
Türkiye’de yıllardır devam eden, her sene kendini geliştirerek büyüyen fuarlara rastlamak kolay değil. Hele ki sürekli değişen ve yenilenen gıda sektöründe kalıcı olmak ve ülkenin en büyüğü konumuna gelmek, ciddi emek ve gayret gerektiriyor. Bu anlamda WorldFood İstanbul, ülkemizin gıda alanındaki en güçlü fuarı olarak her yıl yenilenen içeriğiyle tüm sektör paydaşlarını buluşturuyor. Bana göre fuarı diğerlerinden ayıran en önemli özellik, enerjisi. Farklı sektörlerden binlerce katılımcı ve yüzbinlerce ziyaretçiyle sektörün en önde gelen fuarı olması, sadece stant alanlarıyla değil, çok çeşitli etkinliklerle zenginleşmesi, onu benzer organizasyonlardan farklı kılıyor.
Dijitalleşme ve veri temelli teknolojiler gıdanın geleceğini nasıl şekillendiriyor sizce? Konferansın bugünü kapsamında sizi en çok etkileyen ya da sektörde çığır açabileceğini düşündüğünüz inovasyon hangisi olacak?
WorldFood İstanbul, geleceğin teknolojilerinin konuşulduğu ve geleceğin gıdalarının sergilendiği bir platform olmasıyla beni heyecanlandırıyor. Dijitalleşen tarım, topraktan tabağa üretimin takibi, biyoteknolojinin tarıma dahil olması—yalnızca toprak değil, biyoreaktörler, besi ortamları ve hücreler—önümüzdeki dönemin kaçınılmaz gerçeği. Veri temelli teknolojilerin başında gelen, “hücresel tarım” olarak bilinen biyoteknolojik üretim modelleri, sürdürülebilir üretimin temelini oluşturacak. Hücresel tarım ve hayvancılık, atıkların ileri dönüşüm biyoteknolojisiyle gıdaları oluşturan biyobileşenlere dönüştürülmesi ve tüm sürecin veri temeline oturtulması, beni en çok heyecanlandıran konular arasında. Bu yıl WorldFood İstanbul’da tüm bu gelişmeleri dinleyip deneyimleyebilecek olmak ayrıca mutluluk verici.
Teknoloji ve veri, gıda üretiminde devrim yaratıyor. Bu dijitalleşme sürecinde sizi en çok etkileyen yenilik ya da gelişme nedir? Sizce bu teknolojik dönüşüm tüketici davranışlarını nasıl değiştirecek?
Tarımın dijitalleşerek “akıllanması”, hem anlık verilerle hem de geleceği öngörerek gelişmesi, gıda sektörünün geleceği için kritik. Bitkilerden elde edilen doğal bileşenler ve bitkisel proteinlerin üretimi konusunda yaşanan gelişmeler de beni çok etkiliyor. Süperkritik akışkanlar gibi ileri düzey ekstraksiyon teknolojileri, bitkisel protein ve hidrolize bitkisel protein üretim yöntemleri, saflaştırma teknolojileri bu alandaki önemli yeniliklerden. Gelecekte biyoreaktörlerde gıda bileşenlerinin üretilmesi, saflaştırılması ve bu bileşenlerle “gıdaya özdeş” ürünlerin oluşturulması, en fazla heyecan duyduğum başlıklar arasında.
Tüketici tarafında ise, yeniliğe olan ilgi giderek artıyor. Gıdanın sağlıkla iç içe olduğu günümüzde, beslenmenin sağlığa, sağlığın da beslenmeye göre şekillenmesi kaçınılmaz. Bu teknolojilerin hızla yaygınlaşması, tüketicilerin bu ürünleri deneyimlemesi, gelecek açısından büyük bir heyecan yaratıyor.